Bizi Arayın: +90 216 414 57 54
Yağmurdent
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
    • Hakkımızda
    • Medikal Kadro
  • Hizmetler
    • Cerrahi ve İmplantoloji
      • İmplant
      • Gömük Dişler ve Yirmi Yaş Dişleri
      • Dişeti Cerrahisi
      • Kemik ve Yumuşak Doku Takviyesi (Ogmentasyon)
    • Estetik Diş Hekimliği
      • Gülüş Tasarımı
      • Lamina Veneer
      • Tam Seramik Kuronlar
      • Porselen Dolgular
      • Diş Beyazlatma
      • Dişeti Estetiği
      • Ortodonti
    • Diş Tedavileri
      • Dolgu
      • Kanal Tedavisi
      • Sabit ve Hareketli Protezler
      • Dişeti Hastalıkları
      • Ortodonti
      • Çene Eklem (TME) Hastalıkları
    • Çocuk ve Hamilelerde Diş
      • Diş Hekimi ile İlk Tanışma
      • Süt Dişleri
      • Diş Çürüğünden Korunma
      • Ağız Bakımı ve Fırça Seçimi
      • Diş Teli (Ortodonti)
      • Acil Durumlar
      • Hamilelikte Diş Hekimi Kontrolü
  • Blog
İletişim

Sabit ve Hareketli Protezler

Sabit ve Hareketli Protezler

Dişlerin ve çevre dokuların çeşitli nedenlerle madde kaybına uğradığı ya da tamamen yok olduğu, yani kaybedildiği durumlarda, onları onarmak ya da yerine konması için kullanılan, hazırlanmış materyallere Protez adı verilir.

Protezde, hastanın kaybolan fonksiyonları tekrar kazandırılmaya çalışılırken, aynı zamanda bozulan konuşmasının da düzeltilmesi ve estetik görünümün de daha iyi olması amaçlanmaktadır.

Böylelikle büyük oranda kaybedilen ağız sağlığı düzeltilirken toplum içinde eksik ya da harap olmuş dişlerle yaşamak zorunda kalan bireylerin psikolojik açıdan da desteklenmesi sağlanır. Çünkü bu şekilde yaşamlarını ( bir süre de olsa ) sürdürmek zorunda kalan bireyler, öncelikle gülmeyi unuturlar. Bu da fonksiyonel bozuklukların yanı sıra, insanlarda kendine güven duygusunun zedelenmesine neden olur. Bu tip hastalara yapılan çeşitli protezlerle insanların yaşam kalitesinin yükseltilmesi amaçlanır.

Yıllar boyunca insanların yemek yeme, çiğneme, yutkunma ve geceleri bazı nedenlerle diş gıcırdatmaları sonucunda, dişler farklı oranlarda aşınır. Ayrıca çürükler ve kaza sonucunda dişlerin bazı bölümlerinde kırılmalar oluşur. Bu gibi durumlarda, Kuron adı verilen protezler ile dişlerin kaybolan yapıları, tekrar yerine konur.

 

Bu kuronlar eskiden porselen, akril ya da diş hekimliği için özel olarak üretilmiş olan metal alaşımları kullanılarak yapılırdı. Günümüzde ise  Diş Hekimliğinde özellikle porselende son dönemdeki gelişmeler ile son derece doğal görünümler sağlanabilmektedir. (Düşük ısı porselenleri, E-max Procera, Zirkonyum…)

Hareketli Protez terimi, genellikle hastanın eksik dişlerinin yerine yapılan protezini kendisinin takıp çıkartabilmesi anlamında kullanılmaktadır. Bu tip protezler ağızda kalmış dişler yanında dişleri çevreleyen yumuşak dokulardan da destek almak zorundadır. Protez, çiğneme sırasında üzerine gelen yük sonucunda, ağızdaki yumuşak dokulara bir miktar gömülmekte, yani hareket etmektedir.

Bir ya da birden fazla dişin eksik olduğu durumlarda yapılan Hareketli Protez tipine; Hareketli Parsiyel (Bölümlü) Protez,

Tüm doğal dişlerin eksik olduğu durumda yapılan tipine ise; Tam Protez adı verilir.

Dikkat edilmesi gerekenler:

– Protezi her yemekten sonra akan su altında ve mümkünse bir protez temizleme fırçasıyla (bulamazsanız yumuşak bir diş fırçasıyla) temizlemelisiniz.

– Temizleme sırasında bir macun ya da özel bir madde kullanmanız gerekmez. Protezi sadece sabunla yıkamalısınız. (katı veya sıvı fark etmez).

– Protezinizi temiz tutmanız protezin ömrünü uzatmak ve ağız dokularınızın sağlığı açısından önemlidir.

– İyi bakılmayan protezlerin zamanla kötü bir kokuya neden olabilecekleri ve üzerinde biriken mikroorganizmalar yüzünden ağız dokularında kötü etkiler yaratabileceği unutulmamalıdır.

– Protezinizi çıkardığınızda beklettiğiniz kaptaki suya arzu ederseniz protez temizleyici tabletlerden koyabilirsiniz. Ancak bunu hekiminize danışmadan kullanmayın. Çamaşır suyu gibi temizleyici maddeler protezlerin metal kısmında korozyon yaratabilir.

Kuron: Çürük, kırık veya başka bir nedenle aşırı madde kaybı olan dişlerin küçültülüp kaplanması işlemidir.

-Yeterince diş desteğinin olmaması durumunda büyük bir dolguyu restore etmek için,

-Zayıf dişlerin kırılmasını önlemek için,

-Bir diş implantına üst yapı olarak,

-Kırık, şekli bozuk veya renklenmiş dişleri kaplamak için.

Köprü: Bir veya birden fazla diş eksikliğinde, komşu dişlerin küçültülüp üzerine yapılan kaplamalardan destek alınılarak ara boşlukların doldurulması işlemidir.

 

Herhangi bir nedenle diş kaybı meydana geldiğinde komşu dişlerde bu boşluğa doğru hareket başlar. Bunun sonucunda yandaki dişlerde dişeti problemleri, bu boşluğa devrilmeye bağlı kemik kayıpları, estetikte bozulma ve çiğneme kuvvetlerinde değişiklikler meydana gelir.

Eğer uzun süre bu boşluk implant ya da köprü ile restore edilmezse bu komşu dişlerde de kayıplar olabilir. Günümüzde özellikle ilk tercih İmplant olmalıdır. Zira yandaki dişlerin doğal kalması ve boşluktaki kemiğin zamanla erimesine(rezorbsiyonuna) engel olmak için, öncelikli ve de ekonomik tercihtir.

Köprüler:

-Metal destekli kuron ve köprüler

 

-Metal desteksiz full porselen kuron ve köprüler

 

Metal desteksiz porselen kuronların (full porselen) ışık geçirme özelliklerinden dolayı, derinlik ve canlılıkları daha fazladır böylece doğal dişe en yakın sonuçlar elde edilir.

 

* Full porselenler ışığı geçirdiklerinden doğal diş yapısına çok benzer bir estetik oluştururken, çok iyi yapılmış bile olsa metal porselenlerde bir donukluk ve yapaylık vardır. Bu nedenle özellikle ön dişlerde full porselenler tercih edilir.

* Metal destekli porselenler bazı ışıklarda (disko, fotoğraf makinası flaşı vb.) ağızda yokmuş gibi koyu renk bir boşluk görüntüsü verirler. Full porselenler ise aynı doğal diş gibi her türlü ışığı geçirirler (Translucense özelliği).

* Metal destekli porselenler mekanik olarak dişe yapıştırılırlar. Full porselenler ise mekanik ve kimyasal olarak dişe tutturulur.

* Alt yapısında metal olmadığı için kuron – diş eti hizasında koyu renk bir çizgi olmaz. Daha estetik bir görüntü sağlanır.

* Alt yapıda kullanılan bazı metallere karşı (nikel alerjisigibi) oluşabilecek alerji riski full porselenlerde hemen hemen hiç yoktur.

 

METAL DESTEKSİZ ZİRKONYUM ESASLI KURON ve KÖPRÜLER

 

Bu sistemde alt yapı olarak metal yerine beyaz bir renk olan zirkonyum alaşım kullanılır. Sistemin en büyük avantajı, ulaştığı çok yüksek dayanıklılıkla beraber arka bölgedeki köprülerde de tam estetik bir görünüm sağlamaktır.

Mekanik direnci, biyolojik uyumluluğu ve kırılma direnci ile diğer dental materyaller arasından sıyrılmaktadır.

image020
image022

Porselen Laminalar  ( Laminate Veneer )

 

Laminate Veneer (porselen lamina) dişlerin sadece ön yüzeyinden minimum madde kaldırmak suretiyle dişe yapıştırılan porselen yapraklardır. Çok ince  (0,3,- 0,5 mm ) kalınlıktaki bu yapraklar istenen renk boy ve formlarda özel hazırlanmakta ve dişin ön yüzeyine yapıştırılmaktadır.

Bu yöntemde klasik porselen kuronlardan farklı olarak dişten çok az mine dokusu kaldırılır(minimal invaziv abrazyon/non invaziv).Bu sebeple yapılabilecek en konservatif ( koruyucu) tedavi şeklidir.

Laminate Veneer  çok ince olması metal içermemesi ve ışık geçirgenlik özellikleriyle gerçek dişlerden ayırt edilemeyecek kalitede memnun edici sonuçlar vermektedir.

 

Kompozit Lamina Veneer: Dişlerin ön yüzeyinden çok az madde kaldırılır. Bazı vakalarda madde kaldırmaya bile gerek duyulmaz. Daha sonra kompozit dolgudan dişler doğal tabakalarına benzer şekilde (mine-dentin-şeffaf) işlenir.

 

Kompozit lamina veneerin avantajı seramik lamina veneerlere göre çok daha ekonomik olması ve bir seansta işlemin bitmesidir. Fakat seramik kadar doğal olamazlar. Işık geçirgenliği seramikler gibi değildir ayrıca çay, kahve, sigara gibi dış etkenlerle renk değiştirebilirler.

1153
image004 (1)

I am text block. Click edit button to change this text. Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut elit tellus, luctus nec ullamcorper mattis, pulvinar dapibus leo.

Lamina Venerler;

* Ön grup dişlerinde ufak kırık, çentik ya da form bozukluğu olan kişilerde

* Dişlerinin renginde bozukluk olan ya da renginden memnun olmayan kişilerde

* Dişlerinde tetrasiklin ya da aşırı flor alınması sonucu oluşan lekelenmelerde

* Travma ya da kanal tedavisi sonucu renk değişikliği olan dişlerde

* Ön grup dişleri aralıklı olan kişilerde

* Ön grup dişlerinde şekil bozukluğu olan ve ortodontik tedaviyi kabul etmeyen kişilerde

 

Dişlerinizi günde iki defa fırçalamalı ve bir defa da diş ipi ile temizlemelisiniz. Bu temizleme işlemi, bakterilerden oluşan plakları ortadan kaldıracaktır. Bu konudaki en önemli nokta diş ve dişetinizin birleştiği bölgedeki (sulcus) plakların temizlenmesidir.

Kanal Tedavisi

Kanal Tedavisi

Dişin dış dokuları olan mine ve dentinin altında yumuşak bir bağ dokusu olan ve dişin canlı kısmını oluşturan pulpa dokusu bulunmaktadır, halk arasında “dişin siniri” olarak bilinir. Dişin kanalları; dişin üst kısmının içinde bulunan pulpa odasından başlayıp kök ucuna kadar devam eden çok küçük ve ince tünelciklerdir.

Kanal tedavisi, işte bu kanallar içerisinde bulunan, enfekte (kirlenmiş, iltihaplanmış) sinirlerin uzaklaştırılması ve kanalların dezenfekte edilerek doku dostu kanal dolgu maddeleri ile doldurulması işlemine verilen addır.

Eskiden kanal tedavileri, önce devitalizan koyularak sinirlerin öldürülmesi (mortal kanal tedavisi) ve takip eden seanslarda tedavinin tamamlanabilmesi mümkün iken; günümüzde basit bir anestezi ile gerekirse tek seansta bile yapılabilmektedir (Vital kanal tedavisi)

Büyük bir çürük, travma veya benzeri sebeplerle oluşan kırık sebebiyle diş pulpasına ulaşan bakteriler sebebiyle diş ölebilmekte (dişin nekrozu) ve iltihaplanabilmektedir. Böyle bir durumda çiğneme, baskı ve sıcak – soğuk gibi dış etkenler (provoke), aşırı hassasiyet ve ağrıya sebep olabilmektedir.

Ayrıca herhangi bir etkene bağlı olmadan da (spontan) ağrı olabilmekte ve gece ağrısı yapabilmekte, ağrı kesicilere hiçbir şekilde cevap vermemektedir.

Bu durumda tek çözüm; ağrıya sebep olan dişin sinirlerin alınması ve kök kanallarının temizlenmesidir.

Çekim daha ucuz bir tedavi yöntemi olmasına rağmen(!), sağlam bir dişin kaybı, doldurulması zor bir boşluk oluşturmaktadır. Bu boşluğa köprü protez ya da implant yapılması daha masraflıdır.

Kök kanalları doldurulan dişinizin üstüne eğer fazla madde kaybı yoksa normal dolgu, fazla madde kaybı varsa kalan diş duvarlarınızı destekleyecek, onların ileride kırılmasını engelleyecek  inley/onley dolgular yapılabilir.

Eğer hiç diş duvarınız kalmamışsa kök kanalınızdan destek alan bir post yapılıp, üzerine kuron kaplama yapmak gerekmektedir ki bu sayede dişinizi aynı şekilde kullanmaya devam edebilirsiniz.

Dolgu

Dolgu

Bu yöntem kaplamanın en iyi alternatifidir. Zira Inley-Onley dolgu yönteminde ağızdaki sağlıklı diş dokusuna dokunulmaz. Minimum madde kaybı ile maksimum tutuculuk sağlanır. Büyük madde kayıplarında, kompozit direk yöntem dolgu veya kuron(kaplama) yerine tercih edilmelidir. Aşırı madde kaybı olmuş, özellikle kanal tedavisi görmüş dişlerde adhesive yapıştırma sistemlerinden yararlanılarak dişin kaybedilen kısımları porselen onleylerle yerine konulabilir.

KONSERVATİF TEDAVİ-DOLGU

Ağızdaki bakterilerden ve bunların yapışkan salgısı Dextran’dan oluşan bakteri plağı, şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından asit oluşturur. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına (demineralizasyon) ve sonuçta da diş çürüğünün (Caries) başlamasına neden olur.

Diş çürüğünün ilk belirtisi diş yüzeyinde oluşturduğu beyaz bir lekedir. Bu aşamada çürük durdurulabilir ve geri dönebilir (remineralizasyon). Beyaz leke, minenin hangi bölgesinde mineral kaybı olduğunu gösterir. Bir süre sonra mineral kaybı bir delik açacak (minenin perfore olması-delinmesi) kadar büyür. Basit anlamda, sondun takılması, çürük başlangıcının tespiti için bir kriterdir! Bu kayıp devam ederse dişin daha yumuşak iç kısımları da etkilenir ve yıkıcı işlem hızlanır. Tedavi en iyi ihtimalle büyük bir dolgu olacaktır.

 

Günümüzde azı dişlerine geleneksel yöntemlerle amalgam (gümüş) dolgu yerine diş renginde ve şeklinde estetik dolgu materyalleri uygulayabilmekteyiz (kompozit dolgular, seramik inley dolgular gibi). Dolgular artık hem daha sağlam hem daha estetik hem de daha uzun ömürlüdür. Günümüzde diş renginde porselen (seramik) dolgular rahatlıkla uygulanabilmektedir.

 

DOLGU ÇEŞİTLERİ

KOMPOZİT-DİŞ RENGİNDEKİ DOLGULAR

İçinde silikondioksit parçacıkları olan bir plastik karışımdır. Diş renginde olduğu için beyaz dolgu olarak tanımlanırlar. 1960’larda yalnızca ön dişlerde kullanıldıkları halde, materyalin ileri derecede geliştirilmesiyle, günümüzde artık çiğneme basınçlarına daha dayanıklı ve de daha az aşınan bir dolgu maddesi olarak, arka dişlerde de başarılı olarak uygulanabilmektedirler.

Kompozit dolgular, hazırlanmış kavitelere tabaka tabaka yerleştirilir ve her tabaka özel bir ışık (halojen ışık) ile sertleştirilir. Bu işlem bitince kompozit dolgular dişe göre şekillendirilir ve düzeltilir. Bu dolguların en büyük avantajları estetik olmalarıdır. Ayrıca bu dolgular dişlere iyi bağlandığı için diş dokularını destekler, kırılmaları ve sıcaklık geçmesini engeller. Kompozitler, yalnızca çürükleri restore etmek için değil, dişlerin rengini ve biçimini değişitirerek kozmetik etkileri için de kullanılabilmektedir. Önceleri en önemli dezavantajı işlem sonrası duyarlılıkların olması; dolguların renkleri, kahve, çay gibi boyayıcı yiyeceklerle  hafifçe değişebilmesiydi. Son dönemdeki gelişmeler ile, dolgu sonrası hassasiyet (hipersensivite) ve dolgulardaki renk değişimi minimuma indirgenmiştir.

 

Neden Amalgam Dolgu Değil?

 

Amalgam dolgular cıva, gümüş alaşımı, bakır ve kalayın bir karışımıdır. Bu karışım içinde tehlikeli olan özellikle civadır. Amalgam dolguların yapımı alınan civa çok küçük bir miktarda olmasına rağmen, kompozit ve seramik dolgu materyallerindeki hızlı gelişim sayesinde artık pek kullanılmamaktadır. Çünkü porselen veya kompozit dolgularlarla estetik, sağlığa hiçbir zararı olmayan ve dayanıklı dolgular yapılabilmektedir.

PORSELEN(SERAMİK VEYA KOMPOZİT) İNLEY-ONLEY DOLGULAR

İnley-Onley dolgular laboratuvarda hazırlanan (endirekt yöntem) üstün estetik ve dayanıklılığa sahip dolgulardır. Direk yönteme göre, uygulandıkları diş ve komşu dişler ile çok daha iyi uyumludur. Bu özellik, dolgunun ağız dışında endirekt yöntemle laboratuvar ortamında hazırlanmasından dolayı kaynaklanır. Dişin kırık, çürük veya eski dolgulu kısmı uzaklaştırıldıktan sonra kalan sağlam bölümün ölçüsü alınarak laboratuvara yollanır. Laboratuvar ortamında, hassas bir teknoloji ile hazırlanan model üzerinde mükemmel estetik ve fonksiyona sahip dolgular elde edilebilir.

Avantajları:

1-Bildiğimiz kuron kaplamalar gibi dişte kesim yapılmaz ve dişte madde kaybını önler. Sadece çürük temizlenir. Dişte kalan doku ile, laboratuvarda tamamlanan eksik parça (inley-onley) anahtar-kilit gibi sıkı ilişki içerisinde olurlar.

2-Zaman içerisinde kolay kolay renk değiştirmezler.

3-Sağlam yapıları nedeniyle dişe gelen dikey kuvvetlere karşı dişi korurlar.

4-Amalgam dolgular gibi dişte estetik kaybına neden olmazlar. Doğal görünümdedirler. Aynen dişinizin renginde yapılabilirler.

5-Yapılmaları için sadece 2 seans gereklidir.

6-Yüzeyleri cilalı olduğu için gıda artıkları yapışmaz. Bundan dolayı daha hijyeniktirler.

 

KOLE(DİŞ ETİ) DOLGULARI

Dişin dişetine yakın kısımlarında aşınma veya çürük nedeniyle meydana gelen madde kayıplarının tedavisinde kullanılan diş rengindeki dolgulardır. Aşınmanın sebebi genellikle; yapısal defektler, bruksizm(diş sıkma-gıcırdatma), hatalı beslenme ve hatalı fırçalamadır. Kole dolguları ile hem hassasiyet hem de estetik olmayan görüntü engellenir.

Hamilelikte Diş Hekimi Kontrolü

Hamilelikte Diş Hekimi Kontrolü

Hamileler için 3. ve 6. aylar arası diş tedavileri ve rutin diş taşı temizlikleri için en uygun zamandır. Ağrı yapan, rahatsızlık veren bir problem var ise; hamile, jinekolog ve diş hekimi birlikte tedaviyi programlayarak ağrının ortadan kalkması sağlanmalıdır.

Hamilelikte ağzımız hormon seviyelerindeki ani artış sebebiyle dişeti iltihaplarına eğilimlidir. Eğer dişetlerindeki besin artıkları (plak) tam olarak temizlenemezse kolayca gingivitis (kırmızı, şişkin, kanamalı dişetleri) oluşabilir. Ciddi dişeti rahatsızlıkları olan hamile kadınlarda ise erken doğum ve düşük doğum ağırlıklı bebek riski vardır. Bunun hiç oluşmamasını sağlamak, doğru ve etkin bir şekilde diş fırçalamak ve diş ipi kullanımıyla mümkündür.

Genelde sabah bulantı ve kusmaları olan hamilelerde ağız içindeki asidik ortam dişlerde aşınma ve hassasiyetlere sebep olabilir. Bunu engellemek için ağız gargaraları veya en azından ağızın sık sık su ile çalkalanması önerilir. Bundan da etkin ve doğru fırçalama ile kurtulmak mümkündür. Fakat kusmanın hemen arkasından ağızdaki ortamın asitliği maksimuma ulaştığından bu sırada dişleri fırçalamak mine yüzeyinde aşınmalara sebep olur.

 

**Yapılması uygun olan kusmadan sonra ağzı bol su ile çalkalayıp 20-30 dk bekledikten sonra dişleri fırçalamaktır. **

Hamilenin sürekli diş fırçalamaktan midesi bulanıyorsa, en azından(!) su ile bol bol çalkalayarak ağzından asidi uzaklaştırmasını sağlamaya çalışmanın bile büyük faydası vardır.

 

Hamilelerde görülebilen iyi huylu dişeti tümörleri ise, hamilelik bittikten kısa süre sonra yok olur. Bu süreç boyunca iyi beslenme, özellikle bol bol C vitamini ve B12 vitamini alınması, ağız ortamını güçlü ve sağlıklı yapar. Diş hekimi tarafından yapılan diş taşı temizlikleri ise, bu dönemde hem dişeti iltihabının oluşmasını engeller hem de dişeti tümörleri ve çürüğün meydana gelme ihtimalini azaltır.

Acil Durumlar

Acil Durumlar

Çocuklardaki diş yaralanmaları, bazen kalıcı dişin tamamıyla yuvasından ayrılmasına sebep olabilir. Bu durumda çıkan diş ile birlikte acilen diş hekiminize gitmelisiniz. Bu esnada diş, bir bardak sütün içinde, eğer süt mevcut değilse, temiz bir su içinde muhafaza edilmelidir. Yarayı ılık su ile temizleyin. O bölgeye soğuk kompres uygulayın.

 

Varsa kırık diş parçalarını saklayın.!!!!

 

Yer tutucu: Kimi zaman süt dişleri çürük, travma vb. nedenlerle zamanından önce kaybedilebilir. Süt dişinin düşme yaşından önce çekilmesi gerekiyor ise yer kaybını engellemek için yer tutucu yapımına karar verilmelidir.

 

Yer tutucunun bakımı ve korunması

– Yapışkan gıdalar, çerezler ve ciklet çiğnemekten kaçınılmalıdır.

– Düzenli fırça ve ip kullanarak temiz tutulmalıdır.

– 6 ayda bir mutlaka kontrole gidilmelidir.

Özetle Çocuklarda Ağız Diş Sağlığı İçin Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar:

1- Bebekler asla biberon ile uyutulmamalıdır.

2- Emzik kullanımına bir yaş civarında son verilmelidir.

3- Çocuk altıncı ayı ve birinci yaşı arasında diş hekimi ile tanışmalıdır.

4- Diş hekimi ile erken ve henüz sorun yokken tanışmak çocukta olumlu bir imaj oluşmasını sağlar.

5- Dişler çıkar çıkmaz bunların fırçalanmasına başlanmalıdır.

6- 21. Yüzyılın çocukları ihtiyaçlarının 3 katı şeker yemektedirler. Beslenmenin düzgün olması da diş sağlığının temel unsurlarındandır.

7- Günümüzde diş hekimlerinin en önemli görevi, çocuklara uygulayacakları koruyucu tedavilerle, onları çürüksüz bir geleceğe doğru yönlendirmeleridir.

8- Çocuklar 7-9 yaşlarında ortodontik açıdan muayene edilmelidir.

9- Zamanından önce çekilen bir süt dişinin yeri sürekli diş gelinceye kadar mutlaka korunmalıdır

Diş Teli (Ortodonti)

Diş Teli (Ortodonti)

Ortodonti çapraşık dişlerin düzeltilmesi, diş, çene ve yüzdeki uyumsuzlukların giderilmesi ile ilgilenen bir bilim dalıdır.

 

Dişlerdeki çapraşıklıkların düzeltilmesi ile; önemli bir estetik kazanım sağlandığı gibi, ağız ve diş sağlığına da pek çok katkıda bulunulur.

Çapraşıklıkların giderilmesi ile bu bölgelerin daha kolay ve etkili temizlenmesi sağlanır, böylece çürük ve dişeti hastalıklarının önüne geçilmiş olur.

 

Ayrıca dişlerin ve çenelerin birbiriyle kapanışları düzeleceği için daha sağlıklı çiğneme fonksiyonu kazanılmış olur.

Ağız Bakımı ve Fırça Seçimi

Ağız Bakımı ve Fırça Seçimi

Bebek 6-8 aylıkken, (yani ilk dişler ağızda göründüğünde) temizleme işlemi başlamalıdır. Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce dişleri (en azından çiğneme yüzeylerini) temiz bir tülbent ya da gazlı bezi ıslatarak silmek, temizlemek yerinde olur.

Diş fırçası kullanımına da dişler ağızda göründüğü ilk andan itibaren başlanması uygundur.

 

Okul öncesi çocuklarda diş fırçalama için bir teknik uygulatmak çok zordur. Bu yaşlarda önemli olan, çocuğa diş fırçalama alışkanlığı kazandırmaktır.

 

Çocuklar diş fırçalarken çoğu zaman dişlerin görünen ya da kolay ulaşılan yüzlerini fırçalar. Oysa çürüklerin önlenmesi için dişlerin ara yüzleri ve çiğneyici yüzeylerini çok daha iyi temizlemek gerekir. Bu nedenle fırçalamadan sonra Anne-Babanın kontrolü gereklidir.

 

Çocuğun motivasyonu açısından tüm aile bireylerinin örnek olacak nitelikte dişlerini beraberce ve özenle fırçalaması, buna özel vakit ayırması ve disiplinli davranması çok önemlidir.

Diş Çürüğünden Korunma

Diş Çürüğünden Korunma

Çürük sayısını azaltmaya yönelik bazı malzemeler günümüzde kullanılmaktadır, bunlardan birisi; “fissür örtücü” dediğimiz malzemedir. Diş çürükleri genellikle azı ve küçük azı dişlerinin, çiğneyici yüzlerinde bulunan “fissür” adı verilen oluklarda başlar. Bahsettiğimiz malzemeyle olukların üzeri kapatılıp, o bölgeye mikrop, yemek artığı vs. nin sızması engellenerek çürük başlaması önlenir. Bu işlem, 6 yaşından itibaren çıkan kalıcı azı ve küçük azı dişlerine de uygulanabilir.

Çürüğü engellemenin başka bir yolu da dişlerin çürüğe karşı direncini artırmaktır. Dişlere yüzeysel mineral uygulanması suretiyle bu direnç kazandırılır.

 

Tedavi edilmeyen süt dişi çürükleri, ağrı, kötü koku, çiğneme zorluğu, beslenme bozukluğu ve çirkin görüntüye yol açar.  Bu dönemdeki tedavi edilmeyen diş bozuklukları, ileride diş çarpıklığı, çene gelişiminde bozukluk ve genel sağlık problemlerine (romatizmadan kalp rahatsızlıklarına kadar) sebep olabilecektir. Dolayısıyla süt dişlerindeki çürükler, “nasıl olsa yerine yenileri gelecek” yanılgısına düşmeden tedavi edilmelidir!

Süt Dişleri

Süt Dişleri

Süt diş dizisi (20 adet) ve bunu izleyen karma diş dizisi, çocuğun büyümesinin en aktif olduğu dönemde gelişir. İlk süt dişi genellikle 6. ayda çıkar. Değişik grup süt dişleri, dönem dönem düşer ve yerlerini kalıcı süt dişlerine bırakır.

 

Bu durum, 12 yaşına kadar sürer. Bu süreçte, erken süt dişi kayıpları çene gelişimini etkileyerek, estetik ve konuşma bozukluklarına yol açabilir. Kalıcı dişlere uygulanan tüm tedaviler süt dişlerine de uygulanabilir.

 

 

Süt dişlerinin önemi nedir?

 

Süt dişlerinin birinci görevi çocuğun düzgün beslenmesini sağlamaktır. Ayrıca konuşmanın düzgün gelişimi de süt dişlerinin varlığına bağlıdır. Bunların yanında aşağıdaki gibi bir görüntü, hiç kimsenin çocuğunda görmek istemeyeceği ciddi estetik sorunlara yol açmaktadır.

 

Süt dişleri kapladıkları alanı kendilerinin yerine gelecek olan kalıcı diş için korumakta ve kalıcı diş sürerken ona rehberlik yapmaktadırlar. Süt dişi erken çekildiği zaman bu “doğal yer tutuculuk” fonksiyonu da ortadan kalkmaktadır.

Çocuklarda ağız ve diş problemleri :

1) Diş Gıcırdatma:16 yaşına kadar çocuklarda görülebilen diş gıcırdatmanın temel sebebi, yeni çıkan dişlerin çiğneme düzlemine tam oturmaları sırasındaki dengesizliklerin erken temaslarıdır. Zaman içerisinde bu dişler doğru pozisyona geldiklerinde diş gıcırdatmalar da son bulur. 16 yaşından sonra halen devam eden diş gıcırdatmalarında patolojik sebep aranıp gerekli tedavi yapılmalıdır.

2)  Parmak Emme ve Emzik: Parmak emme küçük yaşlarda sık görülen bir alışkanlıktır. Genellikle dört yaşına kadar kendiliğinden ortadan kalkar. Alışkanlığın sürekli dişlerin çıktığı yaşlarda da sürmesi, bu dişlerde ve damakta yapısal bozukluklara yol açar.

 

3)Biberon çürüğü: Annenin bebeğini gece boyunca emzirmesi dişlerin çok erken dönemde çürümelerine neden olur. Anne sütünün yapısındaki laktoz isimli şeker çok karyojenik (çürük yapıcı) bir maddedir. Bu nedenle son emzirmeyi bebek uzun akşam uykusuna yatmadan önce yapmak gerekir.

Biberon çürüğünün bir başka şekli de, şekerli sütün ya da mamanın biberon ile geceleri uyku sırasında alınması sonucu oluşur. İlk dişler sürerken karbonhidrattan (serbest şeker) zengin sıvılar ile beslenme de 2 yaşından önce dişleri şiddetli bir şekilde çürümesine yol açabilir.

Bunu engellemek için;

– Bebeğinizin gece ağzında biberonla uyuma alışkanlığını önleyin.

– Beslendikten sonra uyutmaya çalışın.

– Biberondaki süte şeker, bal pekmez gibi tatlandırıcılar ilave etmeyin.

– Bebek beslendikten sonra mutlaka su içirin.

– İlk dişlerin sürmeye başlamasıyla gece ve sabah beslenmeleri sonrası temiz, ıslak bir tülbent ile dişlerini silerek temizleyin.

Diş Hekimi ile İlk Tanışma

Diş Hekimi ile ilk Tanışma

Diş hekimi ile çocuğun ilk tanışması için ağızda dişlerin varlığına ihtiyaç yoktur. Bu zamanlamadaki amaç çocuğun bilinçaltına henüz korkular yerleşmeden, muayeneyi öncelikle bir oyun, sonrasında gereklilik haline getirebilmektir. Dolayısıyla diş hekimleri de öncelikle çocuklarımızın oyun arkadaşları olacaktır.

Dört ile altı aylık olan çocuklarımızın diş hekimleri ile ilk buluşmaları için uygun zaman gelmiş demektir.

 

Diş çıkma dönemi yakınlaşan bu bebeklerimize uygun fırça-kaşıyıcı kombinasyonu ve jeller ile bu sürecin daha kolay atlatılması için tavsiyelerde bulunulur, ağız bakım alışkanlıklarının yerleşebilmesi için ilk bilgiler verilir.

 

Sonrasında yapılacak olan düzenli hekim ziyaretleri ile asıl amacımız, SIFIR ÇÜRÜK yani olabilecek olan tüm diş ve diş eti rahatsızlıklarının hiç oluşmadan önüne geçilmesidir.

  • 1
  • 2
  • 3

Son Yazılar

  • Gülüşünüzü Yeniden Tasarlamak İster misiniz?
  • Ortodonti
  • Diş Hekimi İle İlk Buluşma
  • Hayatın İlk Adımlarında Ağız Bakımı
  • Gökkuşağı Renklerinde Mutlu Süt Dişleri
  • Çocukların Ağız ve Diş Sağlığında Ebeveynin Görevleri
  • Tedavi Sırasında Anne Babaya Düşen Görevler
  • Estetik Diş Hekimliğinde İlk Adımlar
  • Laminalarla Yepyeni Gülüşler
  • Diş Beyazlatma / Bleaching
  • Metal Desteksiz Porselenler ile Estetik Gülüşler
  • Estetik Amaçlı Diş Eti Uygulamaları
  • İmplant
  • İmplant Korkusuna Son
  • İmplant Bakımı

En Çok Okunanlar

Gülüşünüzü Yeniden Tasarlamak İster misiniz?
02 May 2019
Biberon Çürüğü Nedir?
01 May 2019
Porselen Laminalar ile Yepyeni Bir Gülüş
02 May 2019
Şeffaf Plaklar ile Ortodontik Tedavi
02 May 2019
Sağlıklı Diş ve Diş Etleri için Diş Taşı Temizliği
02 May 2019
Tam Seramik Kaplamalar ile Mükemmel Estetik
02 May 2019
Yağmurdent

Web sitesindeki tüm bilgiler diş hekimliğinde uygulanan tedavi yöntemleri hakkında bilgilendirme amacı taşımaktadır ve destek sağlamak içindir. Hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi, tanı ve teşhis koyması yerine geçmez.

Copyright © Yağmurdent 2019. Tüm hakları saklıdır.

Tasarım LigonaReklam