İmplant ile ilgili birçok şehir efsanesi bilinmekte ve bilinçaltına korku yerleştirmektedir. Oysaki hem hekim hem de hasta tarafından yapımı ve sonrası dönem oldukça sıkıntısız ve hızlı geçen bir tedavi türüdür. Bir dolgu ya da kanal tedavisi yapmak bir implant yapımından daha uzun sürüp, bazı bölgelerde daha yoğun anestezi gerektirmektedir.
Doğru malzeme ve vakanın doğru değerlendirilmesi ile hekimin becerisi birleştiğine bir implantın hastanın ağzına yerleştirilmesi 5 ile 15 dakika arasında değişmektedir. Dışarıdan yapay bir malzemenin vücut içine yerleştirilecek olması dolayısıyla hijyen kuralları maksimum seviyede tutulur.
Ortamın görüntüsü doğal olarak hastanın ürkmesine sebep olabilir fakat yapılacak işlemin sadece güvenliği için bu önlemin alındığı unutulmamalıdır.
Zira implant işleminde hijyen başarıyı büyük oranda etkileyerek baş rolü oynamaktadır. implantı vücudun kabul etmemesi yanılgısının oluşmasında etkili kayıpların en önemli nedenlerinden biri bu konuya yeterli önemin verilmemesidir.
Birçok hasta operasyon öncesi internet aracılığıyla videolar izleyip, çevresel duyumlar ile strese girerken, implant operasyonun hemen bitiminde aslında bu korkulara ve kaygılara hiç gerek olmadığını itiraf etmişlerdir. İşinde profesyonel hekimler ve doğru malzeme ile implant yapımının korkulacak hiçbir yanı yoktur. operasyon sırasında anestezinin de etkisi ile hiçbir ağrı duymak mümkün değildir; sonrası ağrı ve şişlik gibi sıkıntılarda basit ilaç kullanımları ile minimuma indirgenmiştir.
Sadece bu korkulardan dolayı pek çok kişi maalesef ‘3. Dişlenme Dönemi‘ olarak adlandırabileceğimiz; implantlar ile yeniden hayatına sabit dişlerle tedavi şansını kaçırabilmektedir. Bilimin bu denli ilerleyip, teknolojinin her şeyi yapabilir hale geldiği bu çağda artık korkulara yer yok.